21 Haziran 2009 Pazar

DUYUYOR MUSUN YELİZ.

Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma….
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim..
Bugün sardunyalarım da açmadı..
Belki de küskün renklere ..
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım..
Sensiz soluyorum anlayacağın..
Mavi mavi ölüyorum…
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben..
Yanarak, yıkılarak..
Aklıma her geldiğinde ağlayarak.......

17 Haziran 2009 Çarşamba

ÖLÜMCÜL BİR SEVDA ..BU YELİZ

Şimdi beklentisine küsmüş çocuklar gibi,kazınmıyor bakışlarım duvarlardan....
Tek başıma saklambaç oynuyorum bulunmaz bir hiçlikte...
Ebe de ben sobe de...
Anlatıcalak ne kaldı ki ...sensiz her zaman biriminde geriye alıyorsam kendimi..
Ne vakit düşünsem gelecek beklentisini...
Yapışkan geçmişim döve döve içeri alıyor beni...
Gece tüm karanlığıyla gelirken üstüme üstüme,kaçıncı sayışta uyuyabilirim...
bir rüya olsun sensiz...
Biliyorum matematik çizelgelerini...
kendime denedim..anladım ..
benden kaç olursa sen olmaz..sonsuza akan bir ırmağın iki yakasıyız seninle...
sessiz ...
derinden..aşınan..kıyımı aşındıran sulara soruyorum seni...
sen kuşsuz bir dal gibi dururken karşı kıyıda...
artık beklentisine küsmüş çocuk gibi,gözleri yatırıp dudaklara..kendimce sana bir tanım aramaktayım...
ilk günaha ve son davete gün içirdin..
böyle sevdirdin bana ateşi...
ve sonra ölüm koyusu bir sonla o sırra üşüşen sendin..
bense ilk kurşunda vurulan bir asker gibi kalakaldım kanlı meydanlar ortasında...
artık gelmeyecek trenleri bekliyorum ıssız grisinde peronların...
sabır tesbihleri yapıyorum mahpushane işi..
çekiyorum...
susuyorum...
susacaklarım bitmiyor..yüreğime diktiğim bunca umut çiçekleri...
çektiğim bunca hasret...
sözcükleri yaza-çize ertelenmiş baharlardır yazdığım ..
örselenmiş düşlerim saçak altlarında..pusuda bekleyenler var...
çattım kaşlarımı...
dışarı çıkamam...
çıkamam dışarı kaşlarım var..
al işte veriyorum: bunlar örgütsel dökümanları aşkın..
bedili ödenmiş...
yarım kalmış ...
ölümcül bir sevda....

15 Haziran 2009 Pazartesi


ÖĞRET BANA YELİZ

Bana unutmayı öğret.düşünmemeyi hayal etmemeyi öğret.
Sensizliğe nasıl dayanılır bu acılar nasıl dindirilir öğret bana.
O kahverengi gözleri hayal etmemeyi öğret.
Seninle geçen kısada olsa o masallar gibi günü düşünmemeyi öğret.
O tatlı sesinin kulaklarımda cınlamamasını öğret nasıl duymamazlıktan gelindiğini öğret.
Öğret bana bu sevgiyi kalpten nasıl silebilirim öğret bana.
O gül yüzünü bir an olsun unutmayı hatırlamamayı öğret.
Bir an olsun sensiz nasıl olunur sensiz nasıl nefes alınır öğret bana.
Yalvarırım öğret bana unutmayı.hatırlamamayı. hayal etmemeyi .düşünmemeyi öğret.
Senin gibi olmayı öğret sevmemeyi üzülmemeyi ağlamamayı öğret.
Vurdumduymazlığı kalp kırmayı bir dağı bir sevgi oyunuyla yok etmeyi öğret.
Bir canı yakmayı cehennem azabını dünyada tattırmayı öğret.
Ağlatmayı umutlarını yok etmeyi öğret.
Nasıl taş kesildiğini nasıl duygusuz olunduğunu nasıl duygular katledilir öğret.
Bir insan nasıl diri diri toprağa gömülür öğret.
Ya bana bunları öğret yada bu bedenden bu canı yok et.


Y

E

L

İ

Z

SENSİZ GÜNLERİN KAZASI YOK YELİZ

Bitiyor zaman.
Tüm saatler kum saatinin içinde birbiri üstüne yığılıyor.
Sahte mutluluklar giyiniyor sözcükler.
Sen-ben savaşında imtiyazsız yarınlara bugünden açıyorum gözlerimi.
Savaşacak kadar bile yakın olmayışımızı bilirim.
Bilirim, acı verişindir bu kadar sözcük dizdiren.
Ömrümü ömrünün ardında sürüyen...
Aynaları kırıldı mutluluğumun.
Söz dinlemeyen yanımı artık çok iyi tanıyorum.
Ayağım takılıyor bir acıya ve yokluğunun üstüne düşüyorum.
Hala üşüyorum...
İğne deliğinden geçiriyorum sevdayı.
Sen oluyor nakışımın adı.
Bir an sen oluyorum anlayışsız, vurdumduymaz...
Sonra bana dönüyorum.
Bak hala ağlıyorum...
Harf harf işlerken kelimelerimi, şimdiden yerleştiriyorum acılarımı parmaklarımın ucuna.
Son düşen cemreyi de ayırıyorum payıma.
Kapatıyorum gözlerimi.
Hadi git yâr, geldiğin gibi.
Acıttığın yerden tüm acılarımı da topla git hadi.
Anlamadım yâr
Sen mi yâr olmadın yoksa ben mi yarenlikten uzaktım?
Hangi kıyıya vurmuştu aramızdaki eksik o taş?
Hangi şarkıda yarım kalmıştı notamız?
Hangi satır içine sığdırabilmişti de seni; sen bulunmazım olmuştun?
Ah yâr sana bağlamazsam sözcüklerimi, hep anlamsızlık oluyor yüreğimin dili.
Sana bağlandığında da gözyaşına paralel oluyor.
Yok, mu önümde senden gayri gidecek bir yol?
İçim yine aynı mısra´ları tekrarlıyor..
Yamaçlarımda senli güzel düşerim var
Ama düşlerime damlayan zehir de sensin yâr
Bulamadım yâr.
Seni bu kadar ararken kendime bir mutluluğu da bulamadım.
Zamandan bir bir çalıp saatleri sızlayan yanlarıma kattım.
Ben acıyı aşka yama yaptım.
Hafife almadım duyuları.
Kuytu köşelerde ölümüne besledim sevdayı.
Acıydı bildiğim aşkın ön adı.
Hiçbir şehre sığmadı yüreğim.
İstanbul sen de yüreğimi ayaklarına doladın.
Ve sen düştün ben kanadım.
Ezildim, yarama yine koskoca bir kenti bastım.
Büyük bir uykudan ibaret sandım satırlarda yaşamayı.
Kelimeleri vurdum kumsallara.
Canımı ağrıttım ardında.
Ve bir taş daha attım içimin karanlık dehlizine.
Hüzün meskenine kilitli aşk hangi makamı kabul ediyordu ki sözlerine?
Hangi yaram düşlerimi sana vurduğumda acı damlatmıyordu?
Gerçeğimde olmayan yâr gönlümden git!
Hadi git!
Ben sarsılan bir şehrin enkazı olmaya razıyım.
Ben, yine kâbuslar saklarım yatak başlarımda.
Ve sana şiirler biriktirmekten vazgeçerim.
Sessizliğimin sesini dinlerim bir sonbahar sabahında...

14 Haziran 2009 Pazar

SENSİZ GÜNLERİN KAZASI YOK YELİZ




Y

E

L

İ

Z

YELİZ

YANIMDA OLMAMAN NEYİ DEĞİŞTİRİR Kİ.
GÜNEŞTE BENDEN UZAKTA AYDA.
AMA HİÇBİR SABAHIM GÜNEŞSİZ.
HİÇBİR GEÇEM AYSIZ GEÇMİYOR.
TIPKI YÜREĞİMİN SENDEN GEÇMEDİĞİ GİBİ.

YELİZ

En çok senin yanında üşürdüm.
Sen beni her zaman üşütürdün de haddimi aştığım zamanlarda.
Sana yaklaşmayı denediğim zamanlarda .
Yani en acımasız soğunu çarpardın üstüme.
Çok toydum dayanamazdım buz kesilirdim.
Ve son bir vuruşla paramparca etmeyide ihmal etmezdin.
O buz kütlesini her seferinde.
Yinede ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını.
Ayağına batmasın diye.





Y

E

L

İ

Z

NEDEN YOKSUN YELİZ

Hayat verdiklerinin karşılığında bişeyler eksilten.eksilttiklerinin karşılığında bişiler veren bir oyun değilmiydi.seni verdi bana beni benden almadı mı.şimdi aynalarda seni görüyorum.
ben bu aşk karşısında eridim.eğildim.eksildim bir seni eksiltmedim.
Bir ateşin içindeydim yanıyordum alev alev.bu ateşin içinden gülümseye biliyordum sana. ama sen yoktun. senden öğrendiğim aşk çünkü bir sadakatti.yüzümdeki hazana bak sonbaharın son gününde doğmuş gibiyim.bütün kainat benle alay eder gibi.sonun nerede olduğunu bilmeden sinsi bir ısdırap yaşıyorum.
Dokunduğun yürek aynı mağrur bakışlarınla izliyordun beni.bana hep kuşkulu gözlerle bakıyordun.sen yokken bu şehri ölümler kuşatıyordu.sen bu şehre hayat veriyordun.bu şehir senin için ayaktaydı sanki.
Kaç mevsim geçti söylermisin sensizlikle geçen kaç bahar oldu söylermisin.neden yoksun.

SEN..?

YA

HAYATSIN

YADA

ÖLÜM

ORTASI

CEHENNEM

GÜLÜM

SENİNLE OLMAK

Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun? Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek; birlikte ağlamak gülmek.Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...

Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun? Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak.Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun? Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana...Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarındadinlediğim şarkıların, türkülerin, şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek... Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.

Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun? Nereden bileceksin?Sen benimle hiç olmadın ki.Olsaydın avuçlarım terlemezdi...Isırmazdım dilimin ucunu...Özlemezdim seni yanımdayken...Kıskanmazdım.Korkmazdım yollarda yürümekten.Islanmazdım yağmurlarda...Yıldızlara aya dert yanmaz,böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize...Ve her kulaçta haykırırdım seni..

Ama sen hiç benimle olmadın ki...

YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN...

SEN VURDUNDA BEN ÖLMEDİM Mİ..

Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Şimdi nerdesin diye sakın sorma
Sen çağırdın da ben gelmedim mi?
Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,
Yağmurlu havalara...
Bu kasvetli akşamlara
Sen varken
Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına
Otobüs duraklarına...
Sen varken ayrılanlara ağlamazdım...
Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
Gidenlere küsmezdim
Kalanlara acımazdım...
Sen varken böyle üşümezdim-titremezdim
Masumdum, çocuklar gibi.
Böyle delirmezdim-küfretmezdim...
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
Şimdi soruyorum sana .
Adı sevdaysa bu cehennemin .
Sen yaktın da ben yanmadım mı?
Biliyorsun Bütün acılarına 'yeşil ışık' yaktım olmadı
Bütün korkularına'arka çıktım'olmadı
Dağlara merdiven dayadım olmadı
Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı
Sevdim olmadı -yandım olmadı-taptım olmadı
Artık benden pes
Bu aşkın biletini istediğin gibi kes
Nasılsa gidiyorsun Biliyorum git...
Ama ardında
Ağlayan bir çift göz
Paramparça bir yürek
Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan
Çek silahını-daya sırtıma
Titrersem namerdim...
Sen vurdun da ben ölmedim mi?


Y

E

L

İ

Z

GÖZLERİN KANIMA GİRDİ GİRECEK

Öyle düşman gibi bakma yüzüme
Gözlerin kanıma girdi girecek
Sitemler yağdırıp gelme üstüme
Sözlerin kanıma girdi girecek
Adımın önünde adın yazılı
Resmimin yanında resmin basılı
Sabrım sabıkalı sevdam azılı
Hasretin kanıma girdi girecek
Hangi mahkum çekmiş böyle işkence
Asmalı mı dersin bu kalbi sence
Ne gündüzüm gündüz ne gecem gece
Sensizlik kanıma girdi girecek
Aldığım her nefes sana yazılı
Korkarım ki sensiz ömrüm sayılı
Yüreğim tutuklu gönlüm cezalı
Hasretin kanıma girdi girecek.

EYLÜL BAKIŞLIM

Baharda gelmedin yazda gelseydin
Ah benim hazanım eylül bakışlım
Nasıl sevdiğimi sen de bilseydin
Ah benim hazanım eylül bakışlım
Kaderimi baştan çizemez miydin
Bu kördüğümü sen çözemez miydin
Daha önceleri gelemez miydin
Ah benim hazanım eylül bakışlım
Kaç gece terk ettim kaç sabah koştum
Seninle doluydum sensiz bomboştum
Geç olsa da aşkı sende bulmuştum
Ah benim hazanım eylül bakışlım
Kalbim sarıl diyor aklımsa bırak
Gönlüm hep seninle ellerim uzak
Sen yolun başında ben de son durak
Ah benim hazanım eylül bakışlım.

13 Haziran 2009 Cumartesi


sussam

gönül

razı

değil

söylesem

tesiri

yok

SUSSAM GÖNÜL RAZI DEĞİL.SÖYLESEM TESİRİ YOK

Susuyum konuşmuyayım bişiler yazmayayım diyorum.içim içimi yiyor.düşünceler beynimi kemiriyor.sensizlik beni kül ediyor.yanıyorum . kor ateşlerde.yangınımı kimseler görmüyor cığlıklarımı feryatlarımı kimseler duymuyor.
Ölümler çiziyorum yaşamak bana çok zor geliyor.sensizliğin hasret yangınları alev alev yakıyor beni.tüm umutlarım kül oluyor nefesim daralıyor.kalbim kan revan içinde kalıyor.tüm yaşantım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor senden önce hiç yaşamamışım ki ben.sadece senden sonrasını anımsıyorum.sen doğdun karanlık günlerime güneş gördü bu gözlerim
Sen benim güneşimdin gündüzleri karanlık gecelerimi aydınlatan ay ışığımdın.soğuk kış günlerinde içimi ısıtan sıcaklığımdın.sıcak yaz günlerimde içimi serinleten meltem esintisiydin. susuluktan kuruyan dudaklarımı ıslatan zemzem suyumdun benim.sen benim herşeyimdin.
Tüm umutlarım tükendiği kül olduğu anda sen gelirdin aklına küllerimden doğardım seninle ben.senden önce ben varmıydım sanmıyorum çünkü ben senden sonra gelmişim dünyaya .


Y

E

L

İ

Z

12 Haziran 2009 Cuma

BİR ATEŞ YAK

Bir ateş yak sevgili!
Yokluğun buz gibi soğuk...
Sen bilirsin içimin yangınını
Biliyorum; sen varsan ben varım...
Gül dalından kopunca
Bana umut getir ellerinle...
Ellerin en sevdiğim güldür benim...
Bir ateş yak sevgili!
Yanarak yaşayayım...
İstanbul senin kokunu getiriyor inceden
Biliyorum; İstanbul sen oluyor...
Sen gözyaşı akıtamazsın ama
Gözyaşına sar öylece sakla beni...
Gözlerin en sevdiğim güldür benim...
Bir ateş yak sevgili!
Eskisi gibi değilim artık...
Ölmeden ölüyorum yokluğunda
Biliyorum; ey benim sazımdaki gül
Gözlerim yanıyor ateşteki kül gibi
Yanılma sakın, ağlayan ben değilim...
Yangının en sevdiğim güldür benim...
Bir ateş yak sevgili!
Gözlerim salıncak iki çam dalına asılı
Ama salıncak kar tutuyor...
Biliyorum; kendi yarınıma kapanıyorum
Kapaklanıyorum gün geçtikçe
Günüm suskun, gecelerim kelepçe
Gülüşün en sevdiğim güldür benim...
Bir ateş yak sevgili!
Ayışığı hüzünlerime tutsak...
Üşüme diye çağırsın sesin...
Sesin en sevdiğim güldür benim...
Bir ateş yak sevgili!
Eskisi gibi değilim artık...
Kalbimi dinle ve dağıt acılarımı
Kalbin en sevdiğim güldür benim...
Bir ateş yak...

11 Haziran 2009 Perşembe

KAR YAĞIYOR DÜŞLERİME

Düşlerin doruklarına kar yağıyor şimdi,
Üşüyorum,
Hasret sancısı bu gelip geçici değil,
Tüm kalbimle seni bekliyorum demek istiyorum,
Söyleyemiyorum,
Bir hayalin gölgesinde,
Seni sensizlikte yaşıyorum,
Ne güzel başlamıştık oysa,
Sen vardın hayatımda,

Düşlerime kar yağıyor,
Sensiz üşüyorum buralarda,
Seni düşünüyorum gecelerin vefasız ayazında...
Ayrılık ateşten bir ok bağrımda,
Geleceğin günün düşleri hep aklımda,
Uzaklarda beni unutmuş olsanda,
Umutlarım hep yanı başımda,
Bir ruya gördüm ben,
Düştüm aşkın kapılarına,

Çaresizlik diz çökmüş yanı başımda..
Günleri saymaktan vazgeçtim
Çare değil bana,
Günler haftaları kovaladı,
Senden haber yok yarınlara,
Haftaları saymaktan vazgeçtim,
Derman değil gönül yarama,
Haftalar aylara sarıldı,
Sen kimlerin boynuna,

Yıldızlar düştü saçlarıma,
Bir ömür heba sana,
Zaman dondu kaldı yokluğunun ağrısında,
Saatler seni vurdu her gece oluşunda,
Ne umutlar beslemiştik oysa,
Sözümüz vardı doğacak yarınlara,
Fırtınalı bir ömrün kıyılarında,
Saman alevinde savrulduk,
Küle dönen bir aşkın masalında,

Hiç bir şeyin tadı yok sensiz,
Geceler boyu ağlarım sessiz,
Sensiz,..
Bir düş görmüşüz birlikte,
Sen benden habersiz,
Ben sensiz,
S
E
V
İ
Y
O
R
U
M

AŞKA METHİYE

Doğumsuz, ölümsüz, artmaz, eksilmez bir güzellik” diyor
Eflatun aşk için. “Artmaz” kısmında külliyen yanılıyor üstad.
Bir çoğalmadan ibarettir çünki aşk, bir coşmadan, kabarmadan, büyümeden ibarettir.
Devamlı artmayan bir duygunun aşk olması ne mümkün?Ahsenü’l-Kasas buyurulmuş Yusuf sûresinde; aşkı anlattığı için bu sûre. Mevlâna “Zeliha o hâle gelmişti ki…” diyor, ‘… çörekotundan öd ağacına kadar her şeyin adı Yusuf’tu onun için. Yusuf’un adını başka adlara gizlemişti; mahremlerine bu sırrı söylemişti. Mum ateşte yumuşadı, dese; sevgili bize alıştı, yüz verdi, demiş olurdu. Bakın ay doğdu, dese; söğüt dalı yeşerdi, dese (…); başım ağrıyor, dese; başımın ağrısı geçti, iyiyim, dese hep ayrı mânâları vardı bu sözlerin. Birini övse onu överdi, birinden şikayet etse onun ayrılığını söylemiş olurdu. Yüzbinlerce şeyin adını ansa, maksadı da Yusuf’tu onun, dileği de..”Ne din, ne de yasalar yasaklamıştır aşkı; yürekler Allah’a aittir çünki.Bir şeyin aşk olabilmesi için tutkulu olması, patolojik olması, anormal olması gerekir zannımca. Aşk bir bedenî hastalık olsaydı yalnızca, hastahanelerde tedavi ederlerdi onu; oysa bimârhânelerde timara çekilir aşk son ucunda.İştahla yemek yerken hatırlayıp sevileni, yemek boğazda düğümleniyorsa; derin uykularda görülen rüyadan sonra bir daha uyku girmiyorsa gözlere, şen bir mecliste adı anıldığında onun, inziva engin bir boyut kazanıyorsa, hamasî bir söylevin tam ortasındaki bir kelime, bir cümle ne dediğini bilmezleştiriyorsa insanı, işte odur aşk. O ki, göz kapakları kapandığında karanlıkları son bulmuyorsa, ne cür’et aşktan söz edile!?..Aşk şiirdir, “şiir gibi”ye çıkar yolu. Mahlas seçerken “Aşkî(aşkla ilgili, âşık)” sıfatım tercih edenler bilir aşkı. Hak âşıkı diye eline bağlamayı alıp yürek yaralarını çığıranlar bilir.Sevgi üzerine kullanılabilecek bütün mecazları üstüne alınmadır aşk. Aşk acıdır, hasrettir. Hicran ve hayrettir, firkat ve gurbettir. Gözyaşı ve âhtır; tazarru ve münacattır. Aşk ölümdür, can vermedir, kurban olmadır.“Yalnızca bir türlü aşk vardır; ama görüntüleri binlerce türlüdür” der bir bilge. Üç çeşidini söyleyelim biz:Aşk beşerîdir; şakayla başlar, sorumluluk getirir. Gözden girer, gönülde yaşar. Surete meyledenler ziyandadır.Aşk platoniktir; sohbetle başlar, zahmet getirir. Zihinden girer, gönülde yaşar. Sîretini süslemeyenler yol şaşırır.Aşk İlahîdir; imanla başlar, vahdete götürür. Gönülde doğar, gönülde yaşar. Sırrı saklamayanlar, başını verir.Gönül ki Allah’ın evidir, aşkın her çeşidine itibar eder. Bütün milimetrekarelerinde aynı sevgili olmayan bir gönül aşkı bilir mi acep?!.. Bir kuru yakınlaşmayı, ilgiyi, arzuyu aşk sanarak yaşanılan ömür adına vâ veylâ ve vâ esefâ. Bir Cemâl’e kul, bir Ahmed’e köle, bir Leyla’ya deli ve bir ışığa pervane olmayanın aşkı mı vardır, ya aklı mı vardır ki!..Âlem bir aşk için yaratılmış ve “Aşk imiş her ne var âlemde!..”


Y

E

L

İ

Z

AŞK

Mecnun ne vakit Leyla'nın izine rastlasa dayanamaz, koşmaya başlardı. Yüzünün rengi safrana döner bedenindeki tüyler baştan ayağa diken kesilirdi.
Vücudunu bir titreme kaplardı.
Birisi ona dedi ki;
Leyla yokken senden yiğidi yok şu alemde.
Sahralardaki aslanlardan da dağlardaki vahşilerden de korkmuyorsun. Ama Leyla'nın adı anıldı mı söğüt gibi titremeye başlıyorsun.
Dertli Mecnun boynunu büktü, -
Bakın görün işte, aslanlardan korkmayan kişi aşk aslanının karşısında nasıl sinmiş, dize gelmiş, bekliyor.
Aşkın kuvvetidir bu, âşıklar da onun ayakları altına düşmüş karıncalar

10 Haziran 2009 Çarşamba


Y

E

L

İ

Z

GÜNEŞLE DANS

Gel güneşin üstünde dans edelim,
Eylül yağmurlarının ılıklığında,
Üzerimize düşşün bahar,
Dişiliğini sersin gözlerimize rüzgar,
Gel güneşin üstünde dans edelim,
Ben gibi görmelisin dünyayı,
Ben gibi yaşamalısın sevdayı,
Sonbahar yaprakları gibi savrulsun zaman,
Gel güneşin üstünde dans edelim.
Rüyaların en vazgeçilmezliğinde,
Öpsün ay dudaklarımızı,
Geceye düşşün yıldızlar,
Gel güneşin üstünde dans edelim,
Bulutlarda dolaşşın düşlerim,
Seninle dalsın geceye,
Yüreğimdeki umutsuz özlemlerim....

SENİ DÜŞÜNSEM

Ne zaman seni düşünsem,
Çoğalır içimde gül bahçeleri,
Gözünün baktığı yerde,
El değmemiş tomurcuklar uyanır sevdama,
Mavi denizi, yüce dağları daha bir sever olur gönlüm,
Ne zaman seni düşünsem,
Güneş yeniden doğar üzerime,
Yıldızlar sevişir gökyüzünün gönül bahçelerinde,
Sevda ırmağında boğulur öpüşlerim,
Seninle uyur, seninle uyanır düşlerim...

NEREYE BAKSAM

Gecemde, gündüzümde,
Yazımda, güzümde,
Hayalimde, düşümde, Nereye baksam,
Seni,hep seni görüyorum
Gülerken,ağlarken,
Sevdanla yanarken,
Yaşarken ölürken ,
Nereye baksam,
Seni,hep seni görüyorum
Çünkü,
Sen hep içimde bir yerde,
Kalbimdesin...

HAYAL DENİZİMDE SEN

Uzaklarda ufukta dolu dizgin köpürüyor deniz,
Hasretiyle sahile kavuşmanın
Martıların sesi karışıyor rüzgarın senfonisine
Döverken hırçın dalgalar kayaları
Sonra sen çıkıyorsun karşıma
Bu en çılgın anında denizin
Biraz utangaç ve boynu bükük
Dağılıyor rüzgarla saçların tel tel
Çarpıyorsun kayaların ardına
Ve birdenbire köpük olup yok oluyorsun
Deniz geri çekerken seni sinesine
Heyhat ellerim boş kalıyor yine
Ama artık istemiyorum
Gelme hırçın dalgalarla gecenin karanlığında
Deniz fenerleri sana yol gösterse bile
Sen ay gibi süzül usul usul ve zarif
Mehtabın sessizliği ile rüyalarımın iklimine....

Seni ne çok sevdim ben.
Ne çok gözyaşı döktüm senin için.
Geceleri sen yatağında meleklerin kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana girmek için dua ederdim.
Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen gülüşüne ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim.
Şiirler, şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında senin için kül kesildim.
Ağır hastalar geceyi zor geçirir.
Sabahı bekler kırgın yürekler, hasta umutlar, yalnız ruhlar.
Yalnızdı gecelerim.
Hastaydı gecelerim.
Kan kaybından giden bir yaralı gibi umarsızdı gecelerim.
Bir uçurumun kenarına beni taşıyan karabasandı gecelerim.
Adına yalnızlık dedim.
Sensizlik dedim..
Sen beni bilmedin, beni tanımadın, beni sevmedin..
Bu bir ölümdü, bu bir fermandı ..
Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz, çeküller yüreğimi taşımaz.
Yaşamak mümkün değil, yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız acılar içindeyim.
Ey Sevdiğim..
Ben seni ne çok sevdim.
Dünya bildi, bir sen bilmedin.
Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır.
Kaçılamayacak kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin.. Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı.
Senin yokluğuna dokundum, içim yandı.
Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim.
Yankısı döndü dolaştı, senin kapıların bana kapalı.
Kendi sesim yine bana ulaştı.Anladım ki beni hiç duymayacaksın...?

ÜŞÜYORUM SEVGİLİ

Üşüyorum:hüzün şarkıları söyleyen bir Sonbaharın zemheriye dönüşmesinin verdiği, fani bir üşüme hissi değil bu sevdiğim ve ellerim buz kesmiş olmasına rağmen, ıssız bir gecede yokluğuna mahkum bir ruhla seni yazarak unutuyorum üşümüşlüğümü... Yoruldum artık biliyor musun? Tek taraflı bir hayatı omuzlamaktan, hayatın yükü altında ezilmekten; birilerini arayıp sormaktan, anlatamayıp dinlemekten, sevmekten, seni beklemekten, her yeni güne belkilerle başlamaktan, sadece hıçkırıklarımı kendim duymalarımdan yoruldum ve sefaletin zincirleriyle hapsedilmiş bir aşkın yalnızlığında tükendim. Sabret diye diye erittim sabır taşlarını, bir an ümitsizliğe düşsem hayalin çıktı karşıma, gözlerine baktım ve kendimi yerli yerinde bulunca güzel gözlerinde, güç aldım acıların binlerce çeşidine karşı ama sabredecek gücüm kalmadı, hayalinin gözlerinde duramadım sevgili. Oysaki nasılda ihtiyacım var sana, bilemezsin. Sarılsan bana bir annenin evladına gösterdiği o kutsal şefkatle, başımı göğsüne yaslasam ve yiten ümitlerimin ayak seslerini duysam kalbinin atışında, içine düştüğüm çaresizlikle birlikte sana sımsıkı sarılırken, sıcaklığını hissedip boğazıma düğümlenen ve içimde yankılanan hıçkırıklarımı özgür bırakıp ağlasam. Sen saçlarımı okşasan bir babanın nasırlı elleriyle oğlunun saçlarını okşadığı gibi ve ben içimdeki zehiri nehir misali akıtsam ne güzel olurdu sevgili. Ama yoksun işte ve ben bunların hepsi bir hayalden öteye gidemiyor, ne acı değil mi?

9 Haziran 2009 Salı



BU

YAŞLAR

SENİN

İÇİN

CANIM

Canım!
Günler geceler boyu,seni aradım
Yaban ellerin her köşesine,adını yazdım
Gördüğüm bütün kuşlara,seni anlattım
Gidin dedim
Canım kuşlar,güzel kuşlar
Gidin de,
Sevdiğime haber edin
Bilmez mi ona nasıl yandığımı?
Bilmez mi gözümün yollarda kaldığını?
İki satır selamını beklerim
Beni sevinçlere boğacak iki kelime...
Ardarda yazdığım,bu kaçıncı oldu bilmem?
Meraktan ölürüm,kimbilir geçti mi ki eline?
Canım!
Seni nasıl sevdiğimi
Nasıl özlediğimi anlatmak için
Kalbimi söküp göndereyim mi adresine?

IŞIK SÖNDÜ...ELVEDA..

''Işık söndü...
Varla yok arası bir zaman içinde, karanlığa battı dünya...''
Sorular anlamsız oluyor, sorulan ve sevilen korkuyorsa eğer...
Ve karabasan geceleri başlıyor artık
Yorgun sabahlara açılan gözleri, yağmur bulutları teslim alıyor,kayıtsız şartsız
Ve hiç durmayacak sanılan bu hayat, tek bir sözle ölüme kesiyor ansızın;
Elveda! ''
Işık söndü...
Kaybolan yıldızların ardından-birer birer- bıraktılar kılıçlarını cesur savaşçılar
Kötülere kaldı dünya...''
Yangın yerinde çiçekler büyütmek zordur
Ki,maviliklere dalmak, en son ihtimal...
Kırık dökük olsa da,düşler düşünceler, soluk bir resim gibi yırtıp atılmaz anılar
Paslı bir hançerdir ayrılık,her kımıldanışta, biraz daha batar ve salar zehrini... ''
Işık söndü...
Al kanlar içinde düştü şairler
Çığlık çığlığa sustu dünya...''
Oysa,kara gecenin ortasında,zemheri, kurşun izleri bırakırken yüzlerde, göğsünün çeperinden başlayıp, yalın aşkların hapsolduğu gözlerine akan, Bir avuç ateş istiyor insan...
Ama tek bir sözle buz kesiyor dünya;
Elveda! ''
Işık söndü...
Her sabah,doğum sancıları çeken gökyüzü, güneşsiz günlerin ağır hüznünde şimdi...
Yaşamaktan geçti dünya...''
Sahte hayatlar uğruna, sahipsiz kalıyorsa aşklar, söz de bitiyor... Umudun acıya döndüğü yerde, gözyaşlarıyla ıslanıyor güller...
Su ve ateş yalnızlığı,basıp geçiyor üstlerine
Ve tek bir sözle,kapanıyor gözler;
Elveda!

YÜREĞİM SENİNLE

Aşk sesiz çığlıkların yüreklerde yankısıydı� Ve Ben susuyordum�Seni duydum�Uzaklardan çok uzaklardan fısıldıyordun� nefesinde sevda vardı sesinde aşk saklıydı.. bir şairin okunmamış mısralarıydı dudaklarından dökülen.. Aşka davet mesajları bırakıyordu yüreğime� Ben dinliyordum� Yüreğim sevdanın çıkmaz sokaklarında kaybolmuş� yüreğim ıslak, yüreğim soğuk.. Susuşlarda� Bir kaldırım taşına çökmüş yapayalnız� sessiz çaresiz.. Bir sihirli mısra dokunmuş senin ellerinden, yüreğinden kopmuş� Bir gece yarısında sen çiçek açmış şeftali ağaçları arasında gülümseyen sevdam.. Aylardan nisan� Kalplerimiz ıslanmış aşk sağanağından� Bir AŞK doğdu o gecenin sabahında. Yüreklerimize doluşan her damlada büyüdü sevgimiz� Aşk damlalarına boğulana kadar ıslanalım ikimiz� Gönlüme sevdiğimi yağdıran yağmur! Al hasretimi götür sevdamın yüreğine dokundur� O�nu bana damla damla da olsa kavuştur� Aşk sesiz çığlıkların yüreklerde yankısıydı� Ve ben senin çığlıklarınla ses buldum� Ben sevdamı parlayan bir yıldız yaptım.. Gökyüzüm sen ol� Gecelerin göz kamaştırsın sevdamın ışığında�Ben gecelere kaybolmuş sevda yoksunu âşık� Gündüzüm sen ol� Güneş ol ışı yüreğime� Isıt beni dizelerinle� Yüreğim seninle�

AŞK BİR HAYALİN PEŞİNDEN KOŞABİLMEKTİR..

Üstelik harcanan yılların sonunda o hayali hiç gerçekleştirememe olasılığına rağmen…Günleri geceleri bir odaya kapanarak geçirirken bir telefon çığlığına bir kapı ziline ömrün yarısını verebilmeyi düşünmektir aşk yada duyulacak bir sesle ömrün üzerine bir ömür daha ekleneceğini hissetmektir aşk.Birine hayatını bağışlamışken onsuz yapamayacağını düşünürken bir gün yapa yalnız kalma korkusunun bütün vücudunu titretmesidir aşk.İhanet dediğimiz iki yanı keskin bıçağın üzerinde yürüme riskini göze almaktır aşk.Bu bıçak ki saplanabilir yüreğine.Bıçağın verdiği acıyı bütün hücrelerinde hissetmene rağmen onu iyi edecek hiçbir ilacı bulamamanın verdiği çaresizliği yaşamaktır aşk.Herşey çok iyi giderken mutluluk ormanına her gün yepyeni fidanlar ekerken,insanların sana ve ona bakıpta ileri baktığını düşünürken bir sabah uyandığında onu yanında bulamama fikrinin seni deli etmesidir aşk.Terkedildiğinde hayata küseceğini,suçlayacak yüzlerce insan bulacağını,kin tutacağını,intikam yeminleri edeceğini bilmektir aşk.Bir özlem şarkısının içini eriten ezgilerinin kulağından girip yüreğine doğru akmasını sonrada gözlerinden damla damla dışarıya taşmasını hissetmektir aşk.Hiç görmediğin,hiç dokunmadığın,sesini bile duymadığın birine tutkuyla bağlanmaktır aşk.Belkide göreceğin ilk anda bitecektir bu tutku.Buna rağmen delicesine özlemektir aşk.Tutkun yüzünden aptallıkla suçlanmayıda göze almaktır aşk.Sana aptal diyenlere söyleyecek hiçbir kelime bulamazken yüreğinin onu seviyorum diye haykırmasıdır aşk. Plansız, hesapsız, ölçmeden, biçmeden,kaygısızca ama hep olumsuzluğunda göze alarak kendini bırakmaktır aşk.Güçtür aşk.Yenilgi sadece zayıflara mahsuzdur ve aşkın zayıflığa tahammülü yoktur.Bu yüzden her türlü pisliğe vurdumduymazlığa,kalleşliğe,iki yüzlülüğe karşı kazanılmış bir zaferdir aşk.Yarını düşünmeden sadece içinde bulunduğun anın hazını bütün benliğinde hissetmektir aşk.Sayılarla,harflerle belirlenmiş herşeye meydan okuyan bir belirsizliktir aşk.O belirsizliğin içinde savrulurken bir sonraki günü dakikası dakikasına planlamanın ne kadar saçma olduğunu görebilmektir aşk.Ve aslında hiçbir benzetmenin hiçbir tarifin aşkı tanımaya yetmeyeceğini bile bile bu konu üzerinde yazma cesaretini gösterebilmektir aşk…

AŞK OLSUN

Aşk acısını değil aşk mutluluğunu yaşa...
Yaşa ve yaşat...
İnsan ömründe belki sadece bir kez yaşanabilecek bu hisleri sakın erteleme..
. Unutma...
Her şey ve herkes gelip geçicidir...
Hayatta herkes sendeler , düşer ve kalkar...
Ama hayatta yıkarsan vicdanın seni bırakmaz...
Ve hayatta yıkılırsan eğer sürünmekten başka bir şey yapamazsın... Yıkılmadan ve yıkmadan yaşa aşkını...
Sürüngen bir aşk olmasın seninkisi...
Başı dik , onur duyduğun ve kendini bir değil iki hissettiğin bir aşk olsun...
Kimseden ve kimseciklerden korkmadan sadece ve sadece mutluluk ve huzur için yaşadığın bir aşk olsun...
Eğer bunları ertelersen sana AŞK OLSUN

YÜREĞİNDE

Yağmurun yeni ıslattığı taze toprağın kokusunu duyduğunda aklına ben gelmek isterim.Ya da gözlerin denizin maviliğine daldığında…Uzakta ufuk çizgisinde sadece dumanı görünen o geminin içinde benim olduğumu düşünmeni isterim.Küçük bir meyhanede, rakıya meze yapıp içerken ve birbiri ardına özlem şarkılarını dinlerken yanında ben olmak isterim.Çakır keyif olup, masadan kalktığında, sokakta hafif hafif sallanarak yürürken de…Beni hatırlamak istersen, her yeni doğan günle birlikte çıkarım karşına, güneş olur ışığımla aydınlatırım seni.Buram buram bir kahve kokusu olurum.Sokakta oynayan çocukların sesinde işe gitme telaşına düşmüş insanların gözünde, yere düşmüş yaprakların çıtırtısında bulursun beni.İstersen , duyduğun her ses beni hatırlatacaktır sana.Bazen bir kuş olup öterim pencerende.Bazen bir tren gibi tıkırtılarla geçerim önünden.Sözlerini ezbere bildiğin ve söylemekten asla bıkmadığın şarkı olurum.Sen o şarkıyı değil beni söylersin aslında.Beni görmek istersen hep karşında olurum.Gök yüzündeki beyaz bulutların arasındayım, ben.Başını yukarı kaldırman yeterli beni görmek için.Yolda rastladığın herkes benimdir aslında. Dostlara selam verirken o selamı ben alırım.Komşunun hatırını sorarken aslında bana “Nasılsın” demişsindir.Benimle çıkarsın yola her sabah, akşam evine benimle dönersin. Gittiğin her yere gelirim seninle.Sen yorulduğunda yorulurum ben de.sen oturduğunda oturur, kalktığında kalkarım.Eğer istersen bütün gece başucunda saçını okşarım sen uyurken.Yüzünde gülümsemeyle uykuya dalışını izlerim.Bana dokunmak istersen bir çiçeğin yapraklarında olurum ben.Yeşilin, kırmızının, sarının mavinin en canlısındayım.Elini uzattığın her yerdeyim.Dokunmak istersen bana kendine dokun.Çünkü ben her zaman sendeyim.Dudaklarındaki ateşim, tenindeki sıcaklık.Vücudunu ürperten rüzgârım ben.Hep sendeyim ben.Oradayım, beni görmek istediğin yerde. YÜREĞİNDE…

BİR GÜLÜŞÜNÜN KIRK YIL HATRI KALSIN..

Sesin düştüğü an içime, gülüşünle dünyanın sekizinci harikasını keşfe doğru yol alır gözlerim. “Sen” düşüncelerini doldururken yürek cebime, aheste bir nefesin ilk adımı atarım sana doğru. Bir şarkı düşer dudaklarıma adın gibi .. Ezbere yaşanmış bir ömrü çıkarırken üzerimden, yalın ayak kaçışlarım olursun. Gecenin ağır düşlerini yüklemekten vazgeçer fırtınalı geçmişim. Ve hıçkırıklarla boğarım tüm yakarışları... Rüzgarlar yorgun düşer, tenha bir sokak başında vurulur ayrılıklar. Gözlerin değer gözlerime, işte o an sobelenir hayat. Gecenin rimeli akmış, siyaha çalmıyor artık kendini. Parmak uçlarında yaşlanan umutlar, yeni çocuklar doğuruyor, Mutluluk kaf dağının ardında değil gülüşünde saklı. Hiç bir çene kırmıyor artık hevesleri, ve hiçbir hayal eskisi kadar ifrit değil kendinden. Gel faali olalım biz bu gecelerin.. Çalalım, gökyüzünün mavilerini. Yağmur insin bu şehre, arınalım tüm acılarımızdan.. Hayatı ıslak bir kaldırım taşı üzerinde temize çekelim. Bak bu gece hüzün demlemekten vazgeçtim. Hadi bir kahve ısmarla bana, Bir gülüşünün kırk yıllık hatırı kalsın bende

D
U
Y

S
E
S
İ
M
İ

HERŞEYİM

Hiç kimseyi böylesine sevmedim,
Elalem ne derse desin dinlemedim,
Rüzgarın bile gücü yetmedi.
Şöyle veya böyle hiç düşünmedim.
Emin bir şekilde sadece SEN dedim.
Yok artık senden başkası,.
İnan ki sensin hayatın anlamı benim için,
Meğer seni beklermiş kalbim birisine HERŞEYİM demek için.

BİRGÜN

Yudum yudum hasret .Küme küme bulut hasretin .Hayallerim ağlıyor .Yokluğuna karışıyor günlerim. .Biliyorum bir gün .Bu yağmur dinecek gözlerimde .Hasret yüklü gemiler kıyıya vuracak bir gün. İçinde SEN.. İşte karşımda takvim yaprak yaprak. İşte geçmeyen zaman .Zamana tutsak yüreğim .Bu sonsuzluğa gelde dayan. .
Y

E

L

İ

Z

SEVİYORUM

deniz ürperişlerinde yol aldığım sahillerim gökyüzününçığlığında uğultulu,korkulu gürlemelerinde yastığım,yorganım misali sığındığım gecelerim bazen rüzgarın sesine haykırışlarım isyanım bazen debir bebeği öpüşümdesin sen benim içimdeki heyecanımda,kavgamda,isyankar ağlayışlarımda an gelir kahkahalarımda bazen göklere uzanan ellerimde,tanrıya yalvarışlarımda bazende mutluluğa duyulan özlemimde,hasretimde ve bazen olgunluğumda,bazende çocukluğumdasın her zaman yanımdasın,yakınımdasın biliyorum işte seni bu yüzden çok seviyorum
H
A
Y
A
L
İ
M
D
E
S
İ
N

BİTANEM

Ben seni senden çok uzakta sevdim ben bir yıldızdım evrende sense varlıgımdan habersiz dönen dünya yanındaydım bilki her anında sevincinde de hüznünde de gamında da ama sen bilemezdin bunları asla ve asla içimde kopardıda tufanlar ardı ardına şimşekler çakardı da sen yine aldırmadan dönerdin yanımda bense yalnız seni izlerdim evrenin başıboşluğunda işte benim hayatımın masalı burda geçmişimde sen hayalimde sen ve bilki her anımda yine sen SENSİZLİK ÖLÜM BANA ÜLÜM ACIR SENLEYKEN DESİNLERKİ ECELİNDİR GELEN GELEN SEN OLDA GÜLEREK ÖLEYİM BEN GÜL YÜZÜNE BAKAMAZSAM SON KEZ SARILAMAZSAM ÇIKAR MI Kİ BU CAN BU BEDENDEN bilki bu kalp senin ölesiye sevildin... ÇÜNKÜ.....? BİTANEM


SEN

ATEŞ

BEN

MUM

Herkesin Senin İçin Bittiği Yerde Seni Bekliyorum

Sana belkide ilk kez yazıyorum ama önceki yazdıklarımda da varsın sanki Sanki hepsi sana yazılmış, sanki hepsinin en güzel yanı sen Ve sen o kadar uzaksın ki bana Uzak olduğun kadarda yakınsın aslında Her an aklımda hre an içimdesin anlatılmayan bir biçimde Öylesi zorki sana yazmak, ve böylesine benzersiz duygulara; Ancak tek tercüman yine bendeki tüm anlaşılmazlıklara verilen tek cevap; ''SEN''.... Ve senin herşeye değer güzelliğini tek başına anlatan gözlerin Aslında gözlerinde yerimin olması yüreğinde yerimin olması kadar değerli Susma ey sevdam söyle ''yüreğimde olmasanda gözlerimdesin '' de Sana uykusuz herhangi bir akşamdan değil Seni görmemiş ve sesini işitememiş bir günü ardından Ve sensiz yaşanacak kahrolası bir günün arafesinden sesleniyorum Biliyorum sesim sana ulaşamayacak kadar kısık Belkide kimse duymuyor haykırdıklarımı , yanımdakiler bile Yüreğimden konuştuğumdan olacak herhalde Kendim söyleyip kendim dinliyorum Şimdilik sana yazdıklarım gözlerimde Ve dilim ne zaman sana çözülür bilmiyorum, hayatımın her anında yaşanan güzel Belkide hiç bir zaman seninle bunlar konuşulmayacak Ve hiç kimse senden bu kadar bahsedipte Sendeki güzelliğin zerresini anlatamadığını düşünmeyecek Ve kimse seni deli bir sevdanın eşinde benim kadar hevesli beklemeyecek Herkesin Senin İçin Bittiği Yerde Seni Bekliyorum

Y

E

L

İ

Z

BU BENİM EN SEVDA HALİM

Öyle bir yerdeyim ki... Neye hasret kaldığımı unutuyorum bazen... Neye canım sıkılmıştı? .. Neye kızmıştım? .. Uyuyor muydum? .. Uyanmış mıydım? .. Bu pantolonu dün de giymemiş miydim? .. Bilmem... Belki... Garip bir duyguya tutsak olmuş durumdayım... Bu benim en sevda halim... Bu benim sensiz halim... Bu benim adam halim... Olur böyle... Olur... Defalarca kalem demek gibi... Ya da başka bir kelimeyi ardı ardına sıralamak gibi... Anlamını yitirir ya bir süre sonra... Ağzında gevelediğinin ne olduğunu unutur, şuursuz hissedersin ya kendini... *** Gülerken yakaladığımda kendimi... Kaçıyorum hemen... Ayıp sayıyorum... İhanet belliyorum... Susuyorum... Artık türküleri hissetmiyorum... Söylemiyorum... Cılız bir ıslık sadece ki, onu ben bile duymuyorum... Kimsenin de duyması gerekmiyor zahir... Biri beni anlasın istemiyorum... Biri halimi hissetse tedirgin oluyorum... Hep kaçıyorum... Öfkeleniyorum... Aptallaşıyorum... Susuyorum... Öfkemle, aptallığımla, susarak kaçıyorum... Bir şey anlatmıyorum... Hiç kimse, kimsenin acısıyla ilgilenmiyor aslında... İlgilenirmiş gibi yapıyor, bunu anladım... Karşıdakinin anlatacakları bir an evvel bitsin de sıra gelsin diye hee hee diyor, sıkça başını sallıyor... Dinlemiyoruz, duyuyoruz... Otobüs sesi, yağmur sesi, çamaşır makinesi sesi gibi... Kulağımızı dolduruyoruz... Hissetmiyoruz... Bitiyor... Biz anlatıyoruz, sahtekarlık devam ediyor... He hee diyen, başını sallayan yer değiştiriyor... Kime ne anlatmalı? .. Susmalı... Acıyı örtmeli... Kimsenin üstüne salmıyorum acımı... Kim benden daha çok acır ki? .. Sana anlatamadıktan sonra... Sana diyemedikten sonra sevdamı... Neye yarar? .. Neye yarar şuna, buna anlatmak? .. He? .. *** Bitecek diyorum bitecek... Bu sessiz çığlıklar dinecek.. Örtülü perdeler açılacak bir bir... Hepsi bitecek... Sokaklara çıkacağım yine... Uzaklara gideceğim biraz... Ama terk etmeyeceğim bu kenti... Köprüden önce son çıkış tabelasına yine gülümseyerek bakacağım... Sana gidiyor diye... Sana gelemiyorum diye... Kır kahvelerinde oturup tavla oynayacağım... Çayımı yarım bırakmayacağım... Mavi çocukları göreceğim... Bir kadınlık sağ yanımı doldurmayacağım hissizlikle... Dostlarıma koşacağım... Randevularıma yine geç kalacağım... Bugün yaşıyorum... Yarın da yaşarsam daha güzel olacak... Kendime kızmayacağım artık... Vazgeçtim... Sen gül diye ben soytarılık yapmayacağım... İçinden git dediğini duymazlıktan gelmeyeceğim... Bana aldığın kitaplara her dokunduğumda donmayacağım... Ki bu kış o kitapları yakacağım... Yasak olduğundan değil, beni üşüttüğünden... Hiçbir kitabımı yakmadım ben, yasak da olsa... Kitaplar yasaklanır, ama fikirler asla... Ben seni yasaklayacağım kendime, sen bilmeyeceksin... Susacaksın yine... Eminim hiç aklına düşmeyeceğim bir an bile... Olsun... Yıllar geçecek... Ben senden geçeceğim... Bu ateş geçecek... Ben nerde olacağım o zaman? .. Sen hangi güzel dünya ülkesinde yaşayacaksın kim bilir... Biliyorum, durmayacaksın burada... Gideceksin... Git tabii... Git... Ne olur benim için... Git... *** Yorgunum... Bitiğim... Şimdi uyumalıyım... Garip bir duyguya tutsak olmuş durumdayım... Bu benim en sevda halim... Bu benim sensiz halim... Bu benim adam halim... Olur böyle... Olur... Defalarca kalem demek gibi... Ya da başka bir kelimeyi ardı ardına sıralamak gibi... Anlamını yitirir ya bir süre sonra... Ağzında gevelediğinin ne olduğunu unutur, şuursuz hissedersin ya kendini... Bu benim en sevda halim... Bu benim sensiz halim... Bu benim adam halim... Bu benim uykudan önceki halim... Uyudum...



SEN
VE
BEN

HASRET KOYDUM..

Yokluğun bıçak gibi kesiyor geceleri Bir sana hasret kaldım bu kadar Bir tek sen az oldun isteklerim içinde Oysa bir sen olsaydın hayatımda” Sen..uzaktaki sevgili.. Gel.. yoruldum artık seni sensizlikte yaşamaktan Oysa ne kadar yalnızsam ben o kadar seninleyim Yaradılıştan beri en derinlerde saklıyordum seni Kimseler ulaşamasın diye hala en derinlerde tutuyorum.. Bana saklıyorum seni… Kimselerle paylaşamıyorum.. Her şeyin başında içinde ve sonundasın…. o kadar içimdesin ki.. o kadar benimsin ki.. Tüm varlığında ağ gibi sardın yüreğimi Sen..uzaktaki sevgili. Tüm şiirlerimi sana yazıyorum Klavyeme tenin diye dokunuyorum Seni çiziyorum satır aralarına Seni çağırıyorum avaz avaz… Duyuyor musun? Kaç zamandır sana üşüyorum Sana yanıyorum kaç aydır.. Sırılsıklamım aşkından Yüzüm gözüm saçlarım oldun sen.. Her aynaya bakışımda seni görüyorum.. Yüreğim küle döndü artık.. Sana ne kadar ihtiyacım var Görmüyor musun? Sen... uzaktaki sevgili... Seni içiyorum her sigaramda Gözlerimde tütüyorsun. Seni nasıl sevdiğimi bilmiyorsun.. Her gece seni uyuyorum Her sabah sana uyanıyorum ismin hala dudaklarımda mühürlü.. Bir gün ismini tüm dünyaya haykıracağım Biliyor musun? Senden ayrı geçirdiğim her günün adını hasret koydum.. Senden ayrı aldığım her nefes, attığım her adım, içtiğim her yudum su… yaşıyor gibi yaptığım adı yalan olan hayatım, hepsinin ama hepsinin adını hasret koydum…



BAK

KALBİM

NE

DİYOR..?

DÜŞSEL BİR YANILGIYDIM..?

Yüreğimde zemherinin ayazı Gözlerime yapışan, bir ölüm fermanı... Çıkınımda duran onlarca tutulmayan sözler eşliğinde Kalbim düzünsel atışlarını terk etmekte Bir oyunbazlığın orta yerinde bana bahşedilen Lanetin içinden çıkan büyüydün Ya da büyüden çıkan lanet Ama.. sen sevgili.. evet sen.. Düşsel yalnızlığımda.. Ve en ihtiyaç duyduğum o anda Ve elimi uzatmış beklerken Ve karanlıklar sarmışken sevdamı… Benim için parlayan Benim için karanlık semada yanan Kutup yıldızım olamadın sen Ütopyamda benim cennetimdin Ama sen.. tirribulusum olmayı seçtin Sandın ki zehirliyorsun beni Sandın ki gidersen bitecek her şey Sanmaların bitmeden Benim yerime de verdin hükmü Ve hiç düşünmeden İnfaz ettin aşkın büyüsünü Büyünün içindeki aşkı… Bir lanetti yaşananlar Hiç yaşanmamıştı belki de Lanetli hayatlar yaşadık yıllarca Ya da asırlarca Yaşanmamış olmasını ümit ettim Ümit ettikçe bekledim Bekledikçe daha çok sevdim Sevmemeyi diledim Diledikçe öldüm Öldükçe lanet ettim Ve sevgili… Ben lanetimi kendim seçtim.. Sanma ki lanet sensin Sanma ki içimizdeki aşk lanet Yaptığım seçimlerle evrimleşen En büyük lanetim ben Binlerce yıl öncesinden sana gelen, En büyük dileğindim… Dilediğindim.. Belki bir doğum gününde Belki de bir yıldız kayarken.. Sen diledin Ve ben oldum.. Bir varmış bir yokmuşla başladı ya.. Aslında hiç var olmayan masal (ımız) Bir lanet gibi içine çöken kara büyüydüm Düşsel bir yanılgıydım Belki de hiç olmadım senin için Belki de bir hayaldim Ve Sen.. Uyandın bu hayalden Ve Ben.. Bittim o anda senin yüreğinde.. “Biz bir varmışız... Bir de yok... aslında hiç olmamışız…evvel zamanlar kadar uzak olmayan bir zamanda”

8 Haziran 2009 Pazartesi

SENSİZ

GEÇEN

BİRGÜN

BİN YIL

KADAR

UZUN

BENİM KADAR..?

Hangi ruh duydu seni benim kadar derinden, hangi gönülde yandın böyle bir yangınla sen ya benim gözlerimdir seni bambaşka gören yada sevgimdir seni yücelten:......YELİZ...

BENİ HATIRLA..?

Yalnızlığa gömüldüğün bir akşamda, güneşin geç doğduğu soğuk bir sabahta özlediğinde ve ağladığında sıcak bir ele hasret kaldığında beni hatırla hep seninleyim...
I

L
O
V
E

Y
O
U

DUY SESİMİ...?

Bu kalbim senin için carpıyor.bu beden senin için yaşıyor.sen girdiğinden beri hayatıma gözlerim başka birşey görmüyor.aklım senden başka birşey düşünmüyor.bütün bedenim her hücrem sen tarafından istilaya uğramış.bu istila beni hiç üzmüyor canımı acıtmıyor.
Senini istilandan sonra hayat bana hep gülüyor .bazen acınası gözlerle bakıyor bazen bana deli diyor bazen bunda akıl yok diyor.hepsi doğru ama ben halimden çok memnunum.zaten aşk delilik hali değilmidir..?
Duy sesimi bütün sözlerim sanadır yar.bütün yazılarım sanadır.bütün şiirlerim sanadır.bütün tebessümlerim sana.bütün sitemlerim sana.tüm kelimelerim sana.tüm haykırışlarım sana.senden başkası yok sen varsın sadece hayatta.
Duy sesimi ey yar kulak ver sözlerime bir bak senin için atan bu kalbe senin için yanan bu gönüle ve senin için cırpınan bu bedene senden çok şey mi istiyorum..?
Duy sesimi ey yar beni illa sev demiyorum sadece beni anla beni dinle bana bir şans ver diyorum.çok şey mi istiyorum..? her idamlık mahkumun bir isteği verilmez mi..? bende sensiz idamlık bir mahkum gibiyim son isteğim bana bir şans vermendir.öyle inanıyorum ki.dünyanın en mutlu insanı sen olacaksın çünkü ben senin mutluluğun için nefes alacağım..
DUY SESİMİ EY YAR SENİ HEP BEKLİYEN VE BEKLEYECEK OLAN BİRİ VAR...?
DUY
SESİMİ
TUT
ELLERİMİ
VER
KALBİNİ
....?

YELİZ İLE YASİN..?

Ben böyle olmamalıydım.böyle pervasızca şuursuzca delice sevmemeliydim.bana ne oldu.bana ne yaptın söyle ben senden başka birşey düşünemiyorum.her yerde sen varsın .her şeyde sen varsın her köşede seni görüyorum her yol sana varıyor sonunda senin olmadığın bir yön yok sen kuzeysin sen güneysin sen batısın sen doğusun.bütün yollarda sensin bütün yönlerde sen .kuşatmışsın beni.her yerden her yönden işgal altındayım.
Senin olmadığın bir an olsa herhalde ben o anda veririm son nefesimi yok olurum.sen hayat damarımsın benim kan gibisin nefes gibisin su gibisin.sen herşeysin benim için.gözlerimi yumduğumda sen gözlerimi açtığımda sen.senin olmadığın bir an olsa ben cıldırırım sanırım.
Seninle actım dünyaya gözlerimi senden önce yaşamıyordum ki ben.mutluluk nedir sevinç nedir aşk nedir sevgi nedir sevda nedir bilmiyordum ki sen öğrettin bana herşeyi.sevmeyi sen öğrettin seni nasıl sevdiğimi anlatmaya kalksam kağıtlar kalemler mürekkepler yetmez elimde olsa kalbimi söker gösterirdim sana.
Sen öğrettin yaşamayı hayata güzel gözlerle bakmayı dört elle sarılmayı pes etmemeyi mücadele etmeyi savaşmayı ideallaerin uğrunasonunda ne olursa olsun hiç düşünmeden gitmeyi sen öğrettin sabrı sen benim hayattaki tek gerceğimdin.senden gerisi yalan.
SEN diye başlayan bütün kelimeler bana öyle haz veriyor ki .? sen mutluluğumun yegane sebebisin yanımda olmasan bile çünkü taaaa içimdesin öyle derinlerdesin ki ve öyle işlemişsin ki tüm hücrelerime bütün benliğim bedenim hücrelerim seni zikrediyor seni hissediyor seninle yaşıyor.
SEN benim hayattaki tek umudum tek mutluluğumsun .sen içimde ama yanımda yokken bile ben bu kadar mutluysam sen yanımda olsan acaba bu mutluluğu anlatacak kelime varmıdır ki..?
SENİNLE OLMAK VARYA..?


YELİZ

İLE

YASİN

BEN YAĞMUR YÜKLÜ BİR BULUTUM

Ben Yağmur Yüklü Bir Bulutum, Son kibrit çöpüm gibi sakladım seni Rüzgarlıydı hava Tiryakiydim üstelik yakmadım seni Ben yağmur yüklü bir bulutum Kime çarpsam ağlarım Artık sabah olmaz bu kentte bana Tutmaz kimseler sigara bile Düştüğün yere saplanmış bakışlarım Bakmaz kimselere bakamaz Artık bu kentte sabah olmaz Ben yağmur yüklü bir bulutum Kime çarpsam ağlarım Kime çarpsam kendimi Ve bölsem milyarlara Payı sen paydası sen Ağlarım Kime çarpsam kendimi Ve toplasam bildiklerimi Payı sen paydası sen Ağlarım Farzet delsem karanlığı Farzet ki delsem Işığım sen güneşim sen ayım sen Son kibrit çöpüm gibi sakladım seni Rüzgarlıydı hava Tiryakiydim üstelik yakmadım seni Ben yağmur yüklü bir bulutum Kime çarpsam ağlarım...
O
N
L
Y


Y
O
U

YELİZ...?

Seni anlatmaya calışacağim.anlattıkca sende kaybolacağim.kelimeler sende kifayetsiz kalacak seni anlatırken onlar anlam bulacak.sen anlamsızlığa anlam katansın.sen gözlerdeki nur kalplerdeki huzur.
Sen güldeki diken gökteki ay.sen gündüzlere güneş soğuk gecelerde gönülleri ısıtan ateşsin.sen kurak topraklara yağan yağmur.sen sabahları güllerin yapraklarındaki masum çiğ tanesisin.sen sıcaktan kavrulan bedenlere tatlı bir yel.sen ağlayan gözlerdeki tebessümlersin.
Sen kabus dolu gecelerde beliren cennet bahcesisin.sen dünyaya gönderilmiş en güzel meleksin.sen kelimelerin vardığı son noktasın. seni anlatmak için dünyadaki bütün lisanlar bir araya gelse yinede anlatılmazsın.sen benim canımsın.damarımdaki kanımsın.aldığım nefesimsin.sen benim herşeyimsin.

Y
E
L
İ
Z

SEN AŞK NEDİR BİLİRMİSİN..?

SEN AŞK NEDİR BİLİRMİSİN..? GECENİN BİR YARISI SOKAĞA CIKIP YÜRÜMEKTİR AŞK. ALACA KARANLIĞA ALDIRIŞ ETMEDEN KORKMADAN KOŞMAKTIR. NEREYE GİDECEĞİNDEN HABERSİZ SONSUZA DOĞRU GİTMEKTİR. MUTLULUĞU ARAMAKTIR HER YERDE PERVASIZCA UMURSUZCA. HIRCIN RÜZGARLARDA RÜZGARA KARŞİ KOYMAYA CALIŞMAKTIR. EN UCSUZ ÇÖLLERDE YEŞİLİ ARAMAKTIR SERAP GÖRMEKTİR. EN BULDUĞUNU SANDIĞIN ANDA KAYBETMEKTİR HERŞEYİNİ. AMA ASLA PES ETMEMEKTİR YILMAMAKTIR SABIRDIR AŞK. MUTLUĞUN HER AN KARŞİNA CIKACAĞINI BİLMEKTİR. ÜMİT ETMEKTİR HAYALLER KURMAKTIR EN MÜKEMMELİNDEN. DUYACAĞIN SONSUZ HAZZI DÜŞÜNMEKTİR HAZ DUYMAKTIR. BEKLEMEYİ BİLMEKTİR MÜCADELE ETMEKTİR AŞK. ÖYLE BİR ŞEYDİR Kİ HİÇ UMMADIĞIN ANDA CIKAR KARŞINA. HİÇ BEKLEMEDİĞİN TAM ÜMİTLERİN TÜKENMEK ÜZEREYKEN. SENİ ALIP GÖTÜRÜR GERCEK HAYAL ALEMİNE DALARSIN. YÜZÜNDE TEBESSÜMLER TOMURCUKLAR ACAR YENİ GÜLÜCÜKLERE. HER MEVSİM İLKBAHAR ARTIK HERGÜN GÜNE GÜNEŞ DOĞAR. ARTIK EN ZİFİRİ KARANLIKLAR AYDINLIĞA GARK OLUR. AŞK VARSA HERŞEY GÜZEL OLUR.DÜNYA CENNET OLUR..

Y
E
L
İ
Z

SEN..?

SEN NEYDİN BİR VAZGECİLMEZ Mİ.. SEN BİR AŞK IN HER HALİMİYDİN SEN SONSUZLUĞA ACILAN KAPIDAKİ PRENSES Mİ. SEN AŞK İN HER KELİMESİMİYDİN. SEN KARANLIKLARDAN AYDINLIĞA ACILAN PENCEREMİYDİN. SEN KURAK TOPRAKLARA YAĞAN YAĞMUR MU. SEN SÖNMEYEN ATEŞİMİN ATEŞİMİYDİN. SEN FANİ HAYATTAN BAKİ HAYATA GECEN KÖPRÜMÜ. SEN DÜNYANIN DOKUZUNCU HARİKASIMIYDIN. SEN GÜLMEYEN YÜZLERİN TEBESSÜMÜMÜ. SEN DİNMİYEN GÖZYAŞLARIN MENDİLİMİ. SEN ALIŞILMIŞIN DIŞINDAYDIN ÇOK FARKLIYDIN. SEN ARAYIP BULUNMAYAN BİR ŞEYDİN SEN AŞKTIN SEN AŞK.

Y
E
L
İ
Z

BU GECE..?

Bu gece tüm kelimeler kanla gözlerimi yıkıyor. Nefesim soluyor içten içe. Tüketiyorum varlığındaki cümleleri..Dilim sus pus...Sensiz kendimi hiçliğin içinde kaybolmuş gibi hissediyorum. Kanadım kırık, yollarım ise karanlık. Güneş ise kanlı pusularda yetim düşmüş. Üşüyor saçlarım, ellerinin sıcaklıgını arıyor tenim. Yüregimi kapıp sana gelmek istiyorum. Ama ayaklarım hasretine prangalı..Dayanamıyor yüreğim bu hasrete.. Odamın bir kenarında ben, bir kenarında yalnızlıgın. Ben cam kenarındayım. Olur da tatlı sesini duyar da delicesine yüreğine koşarım diye pencere önünde yolunu gözetliyorum bu gece.. Bekliyorum işte. Zaman geçmiyor.... Geceyi soluyorum.. Karanlığı emiyorum bir cocuk gibi.. Oysa karnım yalnızlığa tok.. Soluk soluğa seni arıyorum dört duvar arasında..Senin kokunu arıyorum..Tüm umutlar kanatlanıyor..Bir ben bir de sensizlik kalıyor .. Ama yoksun işte... Kelimeler soluyor dudaklarımda..Gece suskun, yıllar yorgun...Bir de yüregimde kanayan yoklugun..Bu gece üşüyorum... "Üşüyorum bu gece, Sabah ezanında , Güneşte dönecek misin yüreğime ? Gülüşlerini serecek misin Sensizlikte ağlayan kirpiklerime ? Tüm gece seni bekleyecegim. Sesinle üzerimi örtüp Yüzüme gülümseyecek misin ? "

Y
E
L
İ
Z

SENİ HEP SEVECEĞİM..

Yağmur yağarken daha çok söylüyorum seni sevdiğimi gökyüzünden düşen her damlaya. O damlalar çığ olup kulaklarına fısıldasın sevgimi diye. Çoğalarak artarak her gün daha çok severek yaşıyorum seni. Sevgin hiç bitmiyor içimde hiç azalmıyor bugünlerde hiç acıtmıyor sevdan beni. Seni içimin en derinlerine hapsetmişim ben. Bu yüzden zor seni unutmam kalbimden söküp atmam. Bunu çokta istemiyorum galiba kalbimden söküp atmam seni biraz da öylesine yaşamak gibi. Bomboş duyarsız kalpsiz yaşamak gibi bir şey. Her gün yeniden doğuruyorum sevgimi senin için her gün yeni bir sevgiymişcesine seviyorum yaşıyorum seni. Mutlu ediyor beni böyle sevmek seni. Hiç ayrılmamışsın hep yanımdaymışsın gibi en son gördüğüm gün seni ilk kez gördüğüm gün gibi hatırımda. Hep ilk kez görüyormuş gibi heyecanlanırdım seni gördüğümde. Ellerin ellerime ilk kez dokunuyormuş ilk kez kenetleniyormuş gibi. Kalplerimiz ilk kez buluşuyormuş gibi aynı heyecanla. Ve bilmiyorum bu nereye kadar sürecek seni sevmek seni ölesiye sevmek güzel. Ama vuslat yok bu sevdada hep özlemek hep beklemek var yolunu şaşırmış bir yolcunun yolunu bulmasını beklemek gibi bir şey bu. Bu yolculukta rehber ben değilim eğer izin verilseydi buna. Hep yeni yerlere hep yeni güzelliklere götürmek isterdim seni. Hep güzeli hep iyiyi hep sevdayı paylaşmak için. Bugün yağmur yağıyor ve ben daha çok söylüyorum seni sevdiğimi... Ne olursa olsun kim girerse girsin aramıza gerçek “sen”sin gerçek “ben”im. Gerçek “biz”iz senden ve benden başka gerçek yok ikimize yarattığım dünyada. Ve hiç kimse hiçbir kural değiştiremeyecek bunu..... Bu gece gözyaşlarım yağıyor sensizliğimle birlikte kaldırımlara... Seni arıyorum erimekteyim... Karanlık geceye inat ay bu akşam gökyüzünde...

7 Haziran 2009 Pazar


Y
E
L
İ
Z

SUS DEME..?

Masummusun ya da massumuyumKim haklı cevapsız sorularında arakasındaHangi köşeye saklanabilirsin cevaplardanSözcükler ne denli acıtır canınıSus demek her şeyi cözer mi pekiSusma demek melhem olurmu yaralarınaSınırlar mı öreceğiz arayaAşılmayan duvarlar mı dikeceğizKalem mi kıracağız arkamızdanGözlerimeze mil mi çekeceğiz yoksaYa da boş ver deyip vurdumduymaz mı olacağızHangi cümle sana uyarÇok bilinmeyenli bir denklem değil ki buÜç harfi ve yüzlerce hali mevcutBana bilmediğim bir şeyler söyleAnlat, telkin et, inandırCesur ol, esirgeme söylecekleriniDilinin ucunda kayıp olmasın kelimelerBugün eteğindeki taşları dökSonra kendine bir cümle seçBen kendi cümlemi seçtimSus demek her şeyi cözer...Üstüne dağ diksenYüzler parşömende harçasanYa da nutuk çeksenSus demekten daha iyi değildir.

İYİKİ VARSIN

İyi ki varsınNefesine dokunamadığım,Yüreğimde soluduğum cansın.Sen, kıyamadığımsın,Mutluluklarda nefes aldığımsın…

Y
E
L
İ
Z

ÖYLE İÇİMDESİN Kİ..?

Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var. Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu,diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine.Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Yapış yapış, vıcık vıcık bir yalnızlık bu. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başı içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım."Yine zamansız yağmurlar" dedim, "Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları" dedim, "Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum da.Neler yazmışım diye merakımdan.Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.

YA SANA GİDEN YOLDA CAN VERECEĞİM YADA SENİNLE SONSUZ SAADET E ERECEĞİM..?

Bu yol ne kadar meşakkatli ne kadar sarp ve dikenli olursa olsun yeter ki yolun sonu sana ulaşsın benim yüreğim ellerim ayaklarım kan revan içinde kalsada canım alev alev yansada kalbim acılar içinde kalsada son nefesimi bu yolda vermek gereksede yolun sonunda sana ulaşacaksam ben herşeye razıyım.bir ömür sensiz yaşamaktansa birgün seninle yaşamak bir ömre bedeldir.

AH MİNEL AŞK...

SEN..?

Bağ bozumu yanlızlıklar yaşarken sen cıktın karşima.öyle bir gelişle geldin ki.? güneş gibi doğdun zifiri karanlık günlerime.senden önce güneşi unutmuş nem kokulu günler yaşamaktaydım.mutluluk hiç uğramazdı benim gam yüklü dünyama.gülmek nedir bilmezdim ben senden önce.gülsemde hiç gercek değildi.hem gölge gülmelerdi benimki.hiç içten gülmemiştim.
Sen cıktın karşima unutmuş olduğum öldüğünü sandığım birçok duygularım canlandı seninle.önce sevmeyi öğrettin hemde öyle bir sevgi ki yerlerde değil göklerde yaşatıyor insanı.öyle bir sevgi ki mutsuzluk hiç uğramıyor artık benim dünyama hep mutluyum kalbimde sen gönlümde sen tüm benliğimde her hücremde sen varsın .senin varlığın huzur veriyor neşe veriyor yaşama sevinci veriyor bana sen varsın gerisi yalan.

KİM O DESELER..?

O derdim anlatmakla bitmez derdim.o kelimelerin anlatmasıyla anlaşılmaz.o dünyadaki bütün dilleri bile karşisinda kifayetsiz bırakacak kadar özel biri derdim.o kurak toprakları yeşerten.o gülmeyi unutmuş yüzleri güldüren.o güneş yüzü görmeyen gözlere güneşi getiren.o sevgisizlikten donmuş yürekleri sıcaklığıyla ısıtan derdim.
O derdim gülüşüyle dünyanın sekizinci harikası o bakışıyla bir kalbi yıllarca sevgisiyle peşinden götüren.o derdim gözlerindeki anlaşılmayan büyü ile insanları kendine aşık eden o derdim sesindeki huzurla huzuru arayan kalplere huzur getiren ve o derdim bir insanı cenneti gösteren bir melek derdim.
O derdim yıllarca aranılan ve çok nadir bulunan bir mücevher.o ölümwsüzlüğe açılan kapı.o derdim susuzlukluktan yanan gönülleri görülmesiyle kandıran.buz tutmuş kalpleri ateşiyle yakan bir huri derdim.
O derdim anlatılamayacak kadar özel.ve anlatılmakla anlanamayacak kadar mükemmel derdim.
O derdim bütün kemilerin karşisinda boyun büktüğü bir dilber.

SEN AŞKSIN...?

Düşüncelerim sende yoğunlaştı. Sen aşksın biliyorum ama. Seni hiç bir yerlerde bulamıyorum. Sağanak yağan yağmurlarda arıyorum. Çakan şimşeklerde.gökgürültülerinmde. Ama biçare gönlüm bulamıyorum. Gözlerimi kapatıyorum karşımdasın. Gözlerimi hiç acmayı istemiyorum. Hayallere dalıyorum güller sen tadında. Gözlerine bakıyorum kendimi görüyorum. Ellerini tutuyorum sıcaklığımı hissediyorum. Saclarını okşuyorum benim kokum. Dudaklarına masumca öpücükler konduruyorum. Benim tadımı alıyorum. Bana bişiler fısıldıyorsun benim sesim. Sonra anlıyorum ki. ben sen olmuşum sende ben. işte aşk bu diyorum.Avazım cıktığı kadar haykırıyorum

SENİ SEVMEK

Seni sevmek bu sana çok ağır geldi belki inanmadın.belki inandın hazır değildin.belki bu kadar kolay olmasını beklemiyordun belki bu kadar kolay olması seni korkutuyor bişilerin bitmesinden korkuyordun.belki bazı tabuların vardı yıkmak sana çok zor geliyordu.bir çok nedenlerden biri veyahutta bir kaçı vardı sen her seferinde beni sebepsiz yere reddediyor tersliyordun.sevilmek bu kadar mı kötü.değer görmek bu kadar mı ağır.birisi tarafından ilgilenilmek bu kadar mı felaket.ben sevdiğim için suclu olabilirim.değer verdiğim için hemde kendimden çok değer verdiğim için hatalı olabilirim.gözümün senden başkasını görmemesi çinayet işlemekle aynı sucta olabilir.ve işlemiş olduğum bütün sucları kabulleniyorum bu sucları işlediğim için dünyanın en bahtiyar insanı benim.işlemiş olduğum hiçbir suctan dolayı pişman değilim.suclarımı tekrar ediyorum..sana çok değer verdim.seninle çok ilgilendim seni çok sevdim senden başka hiçbir şey düşünemiyorum.ve seni hep seveceğim.ben sucluyum biliyorum.seni sana sormadan senden izinsiz sevdim kes cezamı razıyım.ister müebbet hapset beni istersen as ama senin elinden olsun ölümüm çünkü ben zaten sensiz yaşamıyorum.

SENİ GÖRDÜĞÜM O İLK AKŞAM

Seni gördüğüm o akşam varya.karanlıklardan aydınlığa cıkan bir insanın gözleri nasıl görmez olur bende öyle oldum.gözlerim kamaştı dilim lal oldu.kalbim öyle hızlı atıyorduki.sanki yerinde durmayacak fırlayacak gibi idi.göğüs kafesim zor zaptediyor hatta zaptetmekte güçlük çekiyordu.dizlerim titriyor ve beni bir terleme alıyordu.buz gibi havada yanıyordum.terler alnımdan yanağımı doğru şıpır şıpır damlıyordu.beyaz tenim al olmuş sanki büyük bir suc işlemiş bir suclu gibi kızarmış bozarmıştım.ve senin o tatlı sesin kulaklarıma ilişti.ve heryecanımın derecesini ölçmek için bir alet olsaydı alet kesinlikle infilak ederdi.o kadar büyük bir heyecan yaşıyordum ki.kelimeler bu heyecanı anlatmaya kifayetsiz kalırdı.ve sen konuşmaya başladın ben ne konuşacak nede bir hareket edecek halde idim çünkü dona kalmıştım.hatta pastanede bu heyecanımdan dolayı masayı ayarlamak felan sana kalmıştı.benki bütün kelimeleri kullanmakta usta kelimelerle dans etmeyi seven biri.kelimeler boğazıma düğümlendi.lal oldum.o anı anlatmak ne mümkün ki yaşamak lazım ben yaşadım hala düşündükçe o heyecanı tekrar tekrar yaşarım.beni bu kadar etkileyen neydi daha yüzüne bile bakmamışken.daha gözlerini bile görmemişken bu kadar beni etkileyen beni benden alan neydi.bu sorunun cevabını hiç bulamayacağim belki ama her zaman bu soruya cevap aramaktayım.sonra o gül yüzüne gözümün ucu ile korkarak bakmak ile bakmamak arası bir andı.çünkü heyecandan ne yaptığımı bilmiyor elim ayağım birbirine dolaşıyordu.o boncuk insanı ipe götüren gözlerin yokmu işte onlar beni öyle bir diyara götürdü ki..?..bütün hayatım bir anda gözümün önünden geçti.sanki senden önce hiç yaşamamıştım ben.senle hayat buldum ben.sen geldin dünyama hoş geldin tüm yaşatacvağın acılara üzüntülere gözyaşlarına ve tüm aşığılamalarına rağmen hoş geldin ben seni sevdim yaşamayı öğrendim.seni sevmek ölümsüzlüktü.seni sevmek nefes almaktı.seni sevmek dünyaya meydan okumaktı.seni sevmek tekdüze geçen bir yaşama meydan okumaktı.seni sevmek ateşlerde yanmak gibi birşeydi ama bu ateş acı değil mutluluk veriyordu.sen geldin dünyama hoş geldin gülüm .seni çok seviyorum.